15 Ağustos 2014 Cuma

Enerji Bakanı'na Açık Mektup KARABURUN KENT KONSEYİ Karaburun, Sayın Taner YILDIZ

Enerji Bakanı'na Açık Mektup
KARABURUN KENT KONSEYİ
Karaburun
15 Ağustos 2014 — Sayın Taner Yıldız,
Size bu mektubu İzmir'in Karaburun ilçesinden yazıyoruz. Mektubumuzda buradan ''Yarımada'' diye söz edeceğiz; çünkü konumuz ilçe merkezinin de yer aldığı Karaburun Yarımadası'nın tamamı.
Yarımada, doğal yaşamı bakımından ''sıfır yok oluş bölgesi içinde'' ve ''başka yerde olmayanlar'' sınıflandırmasında dünyanın önemli bölgeleri arasında. 
Yarımada halkı, kalkınmanın, doğal varlıkların ve kültürel yapının korunarak sağlanması konusunda ortak görüşe sahip. Bu çerçevede, Karaburun Kent Konseyi’nin, bilim insanlarının katkılarıyla hazırladığı ve Karaburun Belediyesi Meclis kararı olarak Nisan 2013’te T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na gönderilen raporla Yarımada’nın koruma-kullanma dengesinin gözetildiği, bütünsel bir yaklaşımla korunması talep edildi.
Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü: “…ekosistem ile biyolojik çeşitliliğin korunmasını ekonomik kalkınma ve kültürel değerlerin devamlılığıyla ve gelecek nesillere aktarılabilmesi açısından mutlaka Özel Çevre Koruma Alanı olarak ilan edilmesi gereken ulusal ve uluslararası açıdan önemli bir yarımada...” olarak tanımladığı Karaburun Yarımadası’nın, tüm karasal alanı ile çok önemli bir deniz alanının ÖÇKA (Özel Çevre Koruma Alanı) ilan edilmesi için İzmir “Karaburun Yarımadası” Öneri Özel Çevre Koruma Bölgesi İnceleme ve İlan Gerekçe Raporu’nu Ağustos 2013’te hazırladı.
Bu çalışma hızla ilerlerken halkının şikâyetleri üzerine gittiğimiz Yaylaköy’de yapımı tamamlanmak üzere olan rüzgâr enerjisi santralinin (RES) ağır tahribatını gördük.
Temiz ve yenilenebilir bir enerji kaynağı olarak bildiğimiz RES'lerin insanı ve doğal yaşamı hiçe sayan, haksız hukuksuz, tahripkâr bir zihniyetin elinde nasıl birer yok ediciye 
dönüşebildiğine tanık olduk.
Lütfen gözünüzde canlandırın; yaşadığınız yer, eviniz, her biri 400m2 alan kaplayan, temeline 250'şer ton beton dökülerek yapılmış, 30 katlı bina yüksekliğinde RES'lerle çevrilmiş olsun. Eviniz Sayın Yıldız... Özellikle geceleri arttığı için sizi uyutmayan biteviye bir havaalanı sesine ve sevdiklerinizin beynine işleyen bir manyetik alan etkisine sürekli olarak maruz kaldığınızı düşünün.
İşte böyleydi durum.
Yaylaköylüler geceleri uyuyamıyor, sürekli bir baş ağrısı çekiyordu. Kadın-erkek, çoluk çocuk özgürce keçi otlattıkları dağlarına el konulmuştu. Keçileri, oğlakları hastalanıyor, ölüyor; toza bulanan zeytinleri verimsizleşiyordu. Geçen yıl ilk defa köylüler bal çıkaramamıştı. Arı popülasyonunda gözle görünür bir azalma yaşanıyordu. Özetle hayatları ve geçim kaynakları ellerinden alınmıştı.
Yaylaköy'ün başına gelenden ibaret değil işin boyutları. 2005-2009 yılları arasında 6 ayrı firmaya ''ÇED gerekli değildir'' raporu ile üretim lisansı verilmiş. Öğrendik ki, Yarımada'nın neredeyse tümü enerji yatırımlarına açılmış. Gözümüzden sakınmamız gereken doğa değerleri, yüzyıllardır süregelen insani değerler, yok edici bir şiddetin ellerine teslim edilmiş. Yarımadanın 2/3’ünden fazla bir alan ÇED gerekli değildir diye, RES yatırımlarına ayrılmış.
Yatırım dalgası hızla sürüyor. Yeni rüzgâr ölçüm direkleri dikiliyor ve son kapasite artırım talepleri ile RES’lerin evlere 150 metreye kadar yaklaşması planlanıyor. ( Mordoğan/Ayen Enerji Kapasite artırım ÇED raporu.S24)
Uyarılarımız sonucu Dünya Doğa Vakfı/ WWF, ‘Gerek Karaburun özelinde ve gerekse genel olarak biyolojik çeşitlilik açısından önemli alanlarda, kapsamlı bir kümülatif etki değerlendirmesi yapılması ve bu değerlendirme sonucunda hassas/kritik olarak belirlenecek bölgelerdeki RES projelerinin kabul edilmemesi’ konusundaki önerilerini, destekçisi olduğu ve karbon sertifikasyonu yapan Gold Standard Vakfı yönetimine sundu.
Bizler ülkemizin enerji ihtiyacının farkındayız. Yenilenebilir, temiz enerji kaynağı olarak rüzgârdan yararlanılmasını tamamen destekliyoruz. Ancak, barındırdığı zengin flora ve faunanın, tükenmekte olan türleri de içermesi, Yarımada’nın hassas doğal dengesini korunmasını bir zorunluluk haline getiriyor. Bu da, yatırımların, hassas dengeleri gözeten bir şekilde ve kümülatif etki değerlendirmesi sonucu yapılabilmesi demektir.
Üstelik Yarımada, 20-30 yıllık ekonomik ömrü olan yatırımlara feda edilmeden, doğal değerleriyle birebir örtüşen çok önemli bir kırsal kalkınma potansiyeline de sahip.
Sizin dışınızda tüm Bakanlıklar ve ilgili kurumlar tarafından olumlu görüş verilen, Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı, İzmir “Karaburun Yarımadası” Öneri Özel Çevre Koruma Bölgesi İnceleme ve İlan Gerekçe Raporu’na koymuş olduğunuz muhalefet şerhini kaldırarak, onaylamanızı bekliyoruz.
Yarımada’da yaşayanlar olarak, bizden sonra gelecek kuşakların emaneti olan Yarımada’yı, onlara doğal değerleri korunarak ve biyolojik çeşitliliği bozulmadan kalkınmış bir örnek olarak bırakmak istiyoruz. 
Ne dersiniz Sayın Bakan,
Doğal ve kültürel değerlerin korunması sorumluluğunu paylaşacak ve İzmir “Karaburun Yarımadası” Öneri Özel Çevre Koruma Bölgesi İnceleme ve İlan Gerekçe Raporu’na, Yarımada daha fazla tahrip edilmeden onay verecek misiniz?
Saygılarımızla, Karaburun Kent Konseyi
20.07.2014 & 15.08.2014, Ankara

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder