14 Şubat 2013 Perşembe

Ben Nasuh Mahruki,..... "KAMPANYA"

Kimden: Nasuh Mahruki, Change.org aracılığıyla [mailto:mail@change.org]
Gönderilmiş: Per 14.02.2013 15:10 // Kime: hergunlu // Konu: Doğayı katledecek kanun kapıda!

Change.org 
Kampanyama imzanı atarak dağlarımızı, ovalarımızı katledecek kanunun önüne geçebilirsin

Tülay,
Ben Nasuh Mahruki, hayatını insan hayatı kurtarmaya adamış, ülkesini her şeyden çok seven ve yaşamı en kutsal hediye kabul eden biriyim. Ülkem için, insan için, insanlık için bugüne dek yaptığım her şeyde doğayı merkeze alarak hareket ettim. Çünkü biliyorum ki insan ve doğa ayrılmaz bir bütün. İnsanın yaşam kalitesini artırırken doğadaki diğer canlıların yaşam hakkını gözetmemiz gerektiğine inandım.  
Doğa ve doğal varlıklarımızın korunması ihtiyacıyla hazırlanmış ancak yıllardır sürüncemede bırakılan, Tabiatı ve Biyoçeşitliliği Koruma Kanunu, ne yazık ki yine ülkemizin bir klasiği olarak, rantı merkeze alan tümüyle korumadan uzak bir anlayışla tekrar düzenlenmiş bir şekilde, önümüzdeki günlerde TBMM’nin gündemine alınıyor. 
Bunu kabul etmiyorum ve asla razı gelmiyorum. Bütün bunlara seyirci kalırsak ve susarsak, biliyorum ki sevdiğim her şeyi borçlu olduğum topraklardan yine parçalar kopartılacak. Yol geçecek, maden aranacak diye bir Milli Park, bir Yaban Hayatı Koruma Sahası daha inşaat alanına dönüşecek. 
Davalar açılmış, kazanılmış ama dinleyen yok. İçindeki canlılarıyla ateşe verilen, belki kel kalan arazi orman dışına çıkar, verir parasını alırım diyenler var. Sularına girdiğim nehirlerin birçoğu HES’ler uğruna canını teslim etti bile. Sessiz dağlarda dahi hesapsız yapılan tesisler, otoyollar, konutlar... Kamuya, hepimize ait kıyılarımız ise upuzun bir beton duvarın arkasında kaldı. Köprü geçecek, liman yapılacak derken balıkların çoğaldığı alanlar, balıklar ve elbette kıyı balıkçısı da büyük tehdit altında.
Biliyoruz ki önümüzdeki günlerde bu yasa tasarısı TBMM’ye gelecek. Birkaç dikkate alınmayan itirazdan sonra, birkaç el kalkıp “evet kabul edildi” dediğinde, belki basında küçük bir fotoğrafsız haber olduktan sonra, ülkemizin paha biçilmez doğasının üzerindeki son koruma kalkanı da kalkacak.
İmzan pek çok şeyi değiştirebilir. Dünü değiştiremeyiz ama yarını koruyabiliriz, korumaya mecburuz... Ne gidecek başka ülkemiz var, ne de başka gezegenimiz... 
Harekete geçmeliyiz, hep birlikte ve hemen şimdi... 
Yoksa hepimiz için çok geç olacak...  
Doğanın güzellikleri yaşamından hiç eksik olmasın.
Sevgilerimle,
Ali Nasuh Mahruki
Not: İmzanı attıktan sonra, kampanyanın daha fazla yayılması ve destek toplaması için Facebook, Twitter gibi sosyal ağlarda paylaşmanı ve mail yoluyla arkadaşlarına iletmeni rica ediyorum.
***

Kime:
Cemil Çiçek, TBMM Başkanı
Recep Tayyip Erdoğan, T.C Başbakanı
Veysel Eroğlu, T.C Orman ve Su İşleri Bakanı
TBMM 
Meclis gündeminde yer alan Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu’nun mevcut haliyle Meclis’te görüşülmemesi; konuyla ilgili bir karara varılmaması ve Kanun’un katılımcı bir süreçte yeniden hazırlanması konusunda ilgili makamlara görüş vermenizi talep ediyorum. Talebimin sebepleri aşağıdaki gibidir.

1- Kanunun hazırlık süreci katılımcı değildi:

Kanun, konunun taraflarıyla birlikte katılımcı bir süreçle hazırlanmadı. Bu haliyle şeffaflık ve karar alma süreçlerine katılım yönünden ülkemizi 30 yıl önce hazırlanan yasaların daha da gerisine götürüyor.

2-Doğal Sit statüsü kalkıyor, mevcut korunan alanların statüleri yeniden değerlendirilecek:

Kanun’la birlikte ülkemizde bugüne kadar ilan edilmiş bütün korunan alanların (Sit alanları, Milli Parklar, Tabiatı Koruma Alanları, vb) statüsü yeniden değerlendirilecek. Söz konusu yeniden değerlendirme sürecinin nasıl bir yöntemle, hangi kriterler ve bilimsel esaslar göz önüne alınarak gerçekleştirileceği belirsiz. Bu süreçte birçok alan mevcut koruma statüsünü kaybedebilir. Ayrıca Kanun ile birlikte “Doğal Sit” statüsü ortadan kalkıyor. Mevcut Doğal Sit Alanları’mızın ne olacağı belirsiz. Halihazırda Türkiye yüzölçümünün yaklaşık %4-5 civarı korunan alan statüsüne sahip.

Türkiye’nin de taraf olduğu Uluslar arası Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi gereğince ülkemizin 2020 yılına kadar; 1) Doğal habitatlarının kaybını en az yarı yarıya azaltmak, mümkün olan yerlerde sıfıra indirmek 2)Karasal ve içsu alanlarının %17’sini, deniz ve kıyı alanlarının %10’unu korunan alan olarak ilan etmek 3) Bozulmuş alanların en az %15’ini koruma ve restorasyon çalışmaları ile geri kazanmak hedeflerini yerine getirmesi gerekiyor.

Kanun bu haliyle yasalaşırsa bırakın yeni alanlar ilan etmeyi mevcutların bile etkin biçimde korunması mümkün olmayacak.

3-“Üstün kamu yararı” gerekçesiyle korunan alanlar yatırıma açılabilecek:

Kanun’da “üstün kamu yararı” gerekçe gösterilerek korunan alanlarda her türlü yatırıma izin verilmesine ilişkin düzenleme var. “Üstün kamu yararı” ise açıkça tanımlanmamış. (Örneğin bir otoyol, enerji yatırımı, sanayi tesisinin bir milli park içerisinde veya milli parkı doğrudan etkileyecek bir bölgede yapılması mümkün olabilecek)

4- Bakanlık dışında kimsenin söz hakkı yok:

Kanun’un genelinde yöre halkının, sivil toplum kuruluşlarının ve diğer paydaşların korunan alanların ilanı, planlaması ve yönetimi süreçlerine aktif biçimde katılımını sağlayacak hiçbir mekanizmalar yok. 16 Mart 2011 tarihinde kabul edilen tasarıda yer alan katılım mekanizmaları (Ulusal Tabiatı Koruma Kurulu, Mahalli Tabiatı Koruma Kurulu ve Bilim Heyeti) bile tasarıdan çıkarılmış. Bütün dünyada biyolojik çeşitliliğin korunması için “katılımcılık”olmazsa olmaz bir ilke olarak benimsenmişken bu Kanun’da halkın karar alma ve uygulama süreçlerine katılımını sağlayacak kanalların yer almaması kabul edilemez.


5- Milli Parklar Kanunu’nu yürürlükten kaldırıyor:

Kanun’la birlikte mevcut Milli Parklar Kanunu yürürlükten kalkıyor. 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu, ülkemizde doğa koruma konusundaki en önemli yasal düzenlemelerden bir tanesi. Kanun’da korunan alan statülerinden bir tanesi olarak “milli park” statüsü yer almasına rağmen, bu alanların hangi usul ve esaslara göre yönetileceği, korunacağı belirsiz. Milli Parklar Kanunu’nun bu Kanun ile birlikte yürürlükten kaldırılması halihazırda zaten ciddi baskılarla karşı karşıya kalan Milli Park alanlarımızı olumsuz biçimde etkileyecek. Özellikle son dönemde sayıları hızla artan HESlere karşı açılan davalarda Milli Parklar Kanunu önemli bir dayanak ve bu Kanun’la beraber bu dayanak ortadan kaldırılıyor.

Gerek hazırlık süreci, gerekse getirdiği düzenlemeler itibariyle son derece endişe duyduğum bu Kanun Tasarısı’nın mevcut haliyle yasalaşması durumda ülkemizdeki doğal yaşam alanlarının ve biyolojik çeşitliliğin kaybedileceğini düşünüyorum. “Koruma” misyonundan uzak, adeta doğa koruma alanlarını kullanıma açmanın yollarını tanımlamak için hazırlanmış bu Kanun Tasarısı’nın ülkemizin doğasını çok kısa bir süre içerisinde geri dönüşü olmayacak şekilde yok edeceğine inanıyorum. Bu alanda uzun yıllardır örnek çalışmalar yürüten birçok sivil toplum kuruluşunun da bu Tasarı’ya karşı çıktığını biliyor ve bu çabalarını yürekten destekliyorum.

Tüm bu olumsuzluklar ve sebeplerle sizden bir an önce “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı’nı Meclis’teki gündeminizden kaldırmanızı ve bu haliyle üzerinde karar almamanızı talep ediyorum.

Gelecek nesiller için yaşanabilir bir Türkiye bırakılmasını arzu eden bir yurttaş olarak, sizlerden söz konusu Tasarı’nın TBMM’den geri çekilmesi ve katılımcı bir süreçte yeniden hazırlanması için gerekli adımların atılmasını talep ediyorum. Bu Tasarı’nın durdurulmasına yönelik bugün atacağınız adımların, ülkemizin geleceği için yapılmış en değerli yatırım olarak tarihe geçeceğine inanıyorum.
Saygılarımla, 
MUSTAFA NEVRUZ SINACI 
Siyaset Bilimci - Hukukçu, 
Gazeteci, Araştırmacı-Yazar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder